check 2
f. 1. durdurmak; engellemek; yavaşlatmak; gem vurmak; ket vurmak: That defeat checked their advance. O yenilgi ilerlemelerini durdurdu. This will check the spread of the disease. Hastalığın yayılmasını yavaşlatacak bu. 2. kontrol etmek; (birini/bir şeyi) kontrolden geçirmek; muayene etmek; gözden geçirmek. 3. (bavulu) bagaja/emanete vermek; (paltoyu/şapkayı) vestiyere vermek. 4. satranç şah demek. 5. (bir şeyin) doğru olup olmadığını kontrol etmek. 6. (off) (listedeki bir maddenin) yanına işaret koymak.